Premier Lig sezonu başlarken: Emirates’te cuma mesaisi…

Premier Lig sezonu başlarken: Emirates’te cuma mesaisi…

Uzaklardan…

‘A clockwork Orange’ın yazarı İngiliz edebiyatçı Anthony Burgess, futbolun sadece hafta sonları oynandığı çok eskide kalmış zamanları şöyle anlatır: “Five days shalt thou labour, as the Bible says. The seventh day is the Lord thy God’s. The sixth day is for football.” (İncil’de yazıldığı gibi, beş gün çalışacaksın. Yedinci gün Tanrı’nın, altıncı gün futbolun.) 1993’te, 76 yaşında aramızdan ayrılan futbol sevdalısı Premier Lig sezonunun bir cuma akşamı maçıyla açıldığını görseydi ne düşünürdü kim bilir! Ama artık futbolun içinde cuma mesaileri de var, malum 212 ülkede milyarların izlediği, 2016-2017 sezonunda maç başına 35.822 taraftar ortalaması yakalamış, naklen yayın gelirlerinin 2,5 milyar Sterlin civarında olduğu heybetli bir ligden bahsediyoruz. Talep bu kadar fazla olunca haftanın her günü maç kaçınılmaz, haliyle kolay gelsin meraklısına….

Devam eden transfer döneminde Premier Lig kulüpleri transfere 867 milyon Sterlin harcadı, en fazla harcayan Manchester City’i (212 milyon Sterlin), Manchester United (145,8) ve Chelsea (130,4) takip ediyor. Geçen sezon ligi 5. sırada bitiren, 20 seneden sonra ilk kez bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde yer alamayacak olan Arsenal sıralamada Everton’un arkasından 5. sırada. 2015-2016 sezonunu şampiyon olarak kapatmış küçük şehrin büyük takımı Leicester City (29,9) 11. sırada. Saflarına kattıkları iki önemli topçu, Hull City’den gelen Harry Maguire ve Sevilla’dan transfer Vicente Iborra…

Geçenlerde Chelsea karşısında kazanılan maç sonrasında Wenger, 33 kişilik kadronun fazla şişkin olduğunu, bazı topçularla yollarını ayıracaklarını duyuruyordu. Son 6 sezonda ligin ilk maçını evinde oynayan takımı ancak sadece birini kazanabildi. Geçen sezon ilk maçı Emirates Stadı’nda Liverpool karşısında kaybederken, ligin sonunda Şampiyonlar Ligi biletini rakibine kaptırdı. Bahar aylarında üçlü savunmayla döndü Arsenal. Savunmanın solunda oynayan ve geçen sezon Bundesliga’nın en iyi 11’ine girmiş Sead Kolasinac’ın katılımıyla daha iyi olacaktır sanırım. Bonservis bedeli olmadan takıma katılmış 24 yaşındaki Bosna asıllı savunmacı son 6 sezonda Schalke 04 forması giymiş. Karanlık bir sokakta saati sorsa cüzdanı verirsin dedikleri cinsten, sert savunmacılar familyasının izlerini taşıyor. Bizim futbolu vasat coğrafyada, Galatasaray’ın 2015’te 350 bin avro bonservis bedeli karşılığında Norveç’in Bodo Glimt takımından yolu bizim topraklara düşmüş Senegalli orta saha Ndiaye için iki sezon sonra Osmanlıspor’a 7,5 milyon avro ödediğini düşününce, Wenger’e hakkını teslim etmek gerek, bazen yanılsa da transfer işinden anlıyor profesör.

Leicester City’e gelince, 2015-2016 sezonunu şampiyon olarak kapatmış, benim gibi futbol romantiklerinin kalbini kazanmıştı küçük şehrin büyük takımı. Ancak geçen sezon o güzel hikâyenin sonunu izledi futbolsever. Yaz döneminde orta sahanın dinamosu N’Golo Kanté takımdan ayrılmış, şubat ayında o güzel hikâyenin yaratıcısı, şampiyonluğun mimarı teknik direktör kovulmuştu. Oysa heykeli dikilmesi gerekirdi o stada, o parlak sezonun anısına ama olmadı. Ranieri yerine yardımcısı Craig Shakespeare devraldı görevi, ligi ancak 12. sırada bitirebildiler. Bu arada Ranieri’nin Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final görmüş üç İngiliz teknik direktörden biri olduğunu hatırlatalım.

Yağmursuz bir Londra cumasında, sezonun açılış maçında ev sahibi Arsenal, Leicester City karşısında. İnanması güç ama deplasman takımı ligde Arsenal karşısında en son galibiyetini Kasım 1994’te almış, o tarihten sonra oynadıkları 21 maçta sadece 7 beraberlikleri var. Arsenal deplasmanında en son kazandıkları sene 1973. Arsenal adına cuma uğurlu gün, o mübarek akşamda oynadıkları 7 lig maçının altısını kazanmışlar, en son cuma yenilgisi Watford karşısında 1988’de. Yeri gelmişken belirtelim, bu sezon Arsene Wenger’in takımdaki 22. sezonu. O süre zarfında Fenerbahçe 23, Galatasaray 24, Beşiktaş 20 teknik direktörle çalıştı. Bizim Gençlerbirliği’nde bu sayı 34; aynı sezonda 5 teknik direktörle çalıştıkları bile oldu Alkaralar’ın!

Maça dönersek, Arsenal sakatlığı devam eden golcüsü Sanchez’den yoksun, 3-4-2-1 dizilişinde çıkıyor maça. İki kanat beki Kolasinac ve Bellerin takımın önemli silahları. Rakip Leicester City 4-4-2 dizilişinde, hücumda Okazaki ve Vardy. Henüz ilk dakikada ligin açılış golünü kaydediyor Lacazette, Elneny asistin sahibi. Ama uzun sürmüyor gol sevinci, Arsenal’in hava toplarındaki zaafı malumunuz, 5. dakikada kafayla topa son dokunan Okazaki skora dengeyi getiriyor. Ev sahibi istekli, coşkulu ama savunma arkasına atılan uzun toplarda kırılgan. 15. dakikadan sonra inisiyatifi alıyor Arsenal. Solda Chamberlain geniş alan bulduğunda etkili. 28’de savunmadan çıkarken kaptırıyor Xhaka, Albrighton, ceza sahasına kesiyor, Vardy kaçırmıyor. Devre bitti derken Welbeck çıkıyor sahneye, Kolasınac’ın pasını yakın mesafeden boş kaleye gönderiyor. Arsenal’in topa yüzde 75 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 9 kez yokladığı ilk yarı sonucu 2-2.

İkinci yarının başında yine duran toptan kalesinde golü görüyor Arsenal. Kornerden gelen topa kafayı vuran Vardy. Bu dakikalarda Emirates tribünlerinde toplu dejavu… Mertesacker ve Giroud gibi hava toplarında etkili iki oyuncusunun eksikliğinde alan savunması sıkıntılı. 70’ten sonra çift forvete dönüyor Wenger, Holding’in yerine Giroud sahada. 82’de Xhaka’nın lokum gibi pasına enfes vuran Ramsey takımını beraberliğe taşıyor. Bundan sonra dalga dalga geliyor Topçular ve 84’te bu kez süper yedek Giroud vuruyor kafayı, takımını öne geçiriyor. Velhasıl 59.297 taraftarın önünde, hücumda üretken ama çıkarken kaptırdığı toplarda pozisyonlar veren bir takım görüntüsünde sezonu 4-3’lük galibiyetle açıyor Arsenal. Ne diyelim, özlemişiz Premier Lig’i…

Ziya Adnan
14 Ağustos 2017