Düşerken bıraktığın bütün renkler siyah oldu…
Uzaklardan…
“Büyük Altay”ın ardından…
Neredeyse tüm ülkenin Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu kutladığı günlerde, Türk futbolunun gözlerden uzakta, görünmez bir köşesinde, feri sönmüş bir yıldızın daha sessiz sedasız kaydığını yazdı gazeteler.
Tıpkı Ahmet Kaya’nın şarkısındaki gibi: “İki satır yazıyla…”
Adanaspor’a deplasmanda 4-1’lik skorla teslim olan Altay, Birinci Lig’e veda ederken, siyah-beyazlı takıma gönül verenler o gün başları önlerinde terk ediyorlardı Adana 5 Ocak Stadı’nı… O maçtan sonra küme düşen Altay’ın Başkanı Ahmet Taşpınar, “Sadece Altay’ın değil, İzmir’in de küme düştüğünü” vurguluyor, bir grup Altay taraftarının Facebook’da açtığı sayfa, Altay’ın makûs talihini özetliyordu: Düşerken bıraktığın bütün renkler siyah oldu…
***
Kuruluşu 1914 yılına dayanan, kurucularının ilerleyen zamanlarda Cumhuriyeti kurduğu, camiasından iki başbakan, çokça da bakan çıkarmış, iki başkanını Futbol Federasyonu’na başkan olarak yollamış, Türk futbolunda iz bırakmış köklü İzmir kulübü Altay… (kaynak: www.altay.org.tr)
Türk futbolunda “Büyük Altay” olarak anılmış, eski adı “Fuar Şehirleri Kupası” olan UEFA Kupası’na katılan ilk Türk takımı olarak tarihe geçmişti. 15 kez İzmir şampiyonluğu yaşamış, üç İstanbul takımının dışında Türkiye Kupası’nı kazanan ilk takımdı. Türkiye Kupası’nda 7 kez final oynayan siyah-beyazlılar, iki kez kupayı kazanırken, 1969–1970 sezonunu 1. Lig’de 3. sırada bitirmiş, 1976–1977 sezonunda da aynı başarıyı tekrarlamıştı.
Türk futbolunda İstanbul takımlarının “ilk üç hegemonyası”nı bozan ilk takımdı. Aynı zamanda deplasmanda maç yapan ilk Türk takımı olarak tarihe geçti. Futbol tarihimizin en üst liginde 41 sezon yer alarak, ligde en fazla mücadele eden takımlar içinde 6. sırayı alırken, Süper Lig’e veda ettiği 2002–2003 sezonundan günümüze kadar geçen zaman içinde dört kez play-off oynamış, ancak bir türlü eski günlerine dönmeyi başaramamıştı.
Play-off oynadığı 2005–2006 sezonunun finalinde Sakaryaspor’a, 2006-2007’de de yine finalde Kasımpaşa’ya yenilmişti. Oysa ne kadar ümitlenmiştik, “Büyük Altay”ı yeniden ülkenin en üst liginde görecegiz diye… Malum, ülke futbolunun, tarihi olan takımlara ihtiyacı vardı.
***
Sonra zaman içinde eridi eskinin köklü takımı. Kötü yönetimlerde, işbilmez ellerde, borç batağında ilgisizlik ve sahipsizligin kader olduğu zamanlarda hep kurtarılmayı bekledi. Tarihi ve geçmişi olmayan belediye takımları ile bezenmiş annemizin liginde, birilerinin yardım elini uzatmasını bekledi. En azından ülke futbol tarihine “Büyük Altay” olarak geçmiş olmanın hatırına… En azından futbolumuzda neredeyse bir asırdır iz bırakmışlığın hatırına… En azından Türk futboluna kazandırdığı onca futbolcunun hatırına…
Ama beklediği yardım eli bir türlü gelmedi! Kim bilir, belki nicedir futbolsuzluğun kader oldugu İzmir’in takımı olması nedeniyle… Oysa alt yapısından yetişmiş futbolcular içinde pek tanıdık isimler vardı: Eskilerden Mustafa Denizli, kaleci Hayrettin, yakın geçmişte Alpay Özalan, Necati Ateş, Ufuk Ceylan, İbrahim Akın ve diğerleri…
Günümüzde Türk futbolunda teknik direktör olarak isim yapan, efendiliği ile her zaman öne çıkmış Mustafa Denizli 1965–1983 seneleri arasında siyah-beyazlı takımın formasıyla 576 maça çıkmış, 173 gol atmıştı. “Büyük Altay” onun ilk göz ağrısıydı…
***
Önümüzdeki sezon Spor Toto 2. Lig’inde mücadele edecek “Büyük Altay”… Ülkenin modern yüzü güzel İzmir’in 97 senedir ayakta kalmayı başarmış ulu çınarı… Gözlerden ve ilgiden uzakta, daha önce Türk futbolunda kayıp gitmiş nice takım gibi yeniden eski günlerine dönmenin özlemiyle, sabırla, umutla bekleyecek.
Tıpkı ondan önce yeşil sahalardan kayıp gitmiş nice feri sönmüş yıldızlar gibi…
PTT, Şekerspor, Ankara Demirspor, Vefa, Beykoz, Sarıyer, Adana Demirspor, Altınordu, İzmirspor, şehirdaşı Göztepe ve son olarak Hacettepe… Ah Hacettepe! O zamanları bilen Ankaralıların futbol belleklerinde yer etmiş, o bıçkın mahallenin şehri gibi unutulmuş mor-beyazlı takımı…
Ve görünen o ki, Türk futbolu İstanbul’un üç kulübüne endeksenmiş paranoyak aşk masalını her daim yaşarken, yalnızca başarıya, kupalara, güçlüye ve zengine tapan zihniyet hâkimken Edirne’den Van’a, daha çok yıldızlar kayıp gidecek yeşil sahalarımızdan sessiz, habersiz.
Kimi zaman internet sitelerinde dolaşırken gözümüze çarpan, ”Düşerken bıraktığın bütün renkler siyah oldu!” cümlesi, kimi zaman da eski bir posterde mor-beyaz renkli bir forma hatırlatacak zaman içinde birer birer yitirdiğimiz futbolumuzun feri sönmüş yıldızlarını…
Ziya Adnan
6 Haziran 2011