Yetimhaneden yeşil sahalara…

Uzaklardan…

Hayata yenik başlamış, ‘Kimsesiz Çocuklar Yurdu’yla tanışmak zorunda bırakılmış, evlatlık edinilmiş, sonrasında eşcinselliği nedeniyle ailesi tarafından bile dışlanmış ama futboldan asla kopmamıştı. Bir Londra sabahında, yaşamına son verdi Justin Soni Fashanu… Hikâyesi unutulmasın…

“Suçlu olduğumu sanıyorum. Ailemi ve arkadaşlarımı daha fazla utandırmak istemiyorum…”

Topçuların dudak uçuklatan sözleşmelere imza attığı zamanlardan çok önce Ada futbolunda iz bırakmış bir futbolcu vardı, yeni futbol nesillerinin fazla bilmediği, en fazla büyüklerinden dinleyebilecekleri. Bir milyon sterlinlik sözleşmeye imza atan ilk siyahi futbolcu olarak futbol kitaplarına yazıldığı zamanlarda onu izlemek için statlara koşardı futbolseverler. Henüz Premier Lig kurulmamıştı, Liverpool efsanesinin kasırga gibi estiği zamanlardı. Çok zaman önce hikâyesini yine bu köşede yazmıştım ama malum gazetelerin ömrü bir günlük, okuyanı da var okumayanı da ve unutulur hikâyeler. Ama onunki unutulmasın, 21. ölüm yıldönümünü geride bıraktığımız zamanlarda hatırlayalım hazin hikâyesini…

• • •

Takvim yaprakları 19 Şubat 1961’i gösterirken, Doğu Londra’nın yoksulluğu, göçmen nüfusuyla namlı Hackney semtinde avukat bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiş. Henüz çocuk yaşlarda annesi ve babası ayrılınca, kendisinden bir yaş küçük kardeşiyle birlikte soluğu, “Barnardo’s Home” olarak bilinen kimsesiz çocuklar yurdunda almış. Bu vesileyle tanıtalım “Barnardo’s Home” vakfını. 1866’da İrlandalı doktor Thomas John Barnardo tarafından kurulmuş, yardıma muhtaç, kimsesiz çocuklara el uzatmasıyla bilinir. Altı yaşına kadar vakfın himayesinde yaşayan iki kardeşi 1967’de Alf ve Betty Jackson evlat edinmiş. Norfolk bölgesinin Shropham kasabasında yaşayan ailenin yanına yerleşen kardeşler burada yeni yaşantılarına başlarken ilerleyen zamanlarda büyük kardeş boks sporuna merak salmış; iri, güçlü fiziğiyle kısa sürede bölgede adını duyurmuş. Profesyonel boks hayatına adım atması beklenirken, o şansını futbolda denemeye karar vermiş. 1978’de bölgenin önemli takımlarından Norwich City’nin genç takımına katılmış.

Genç takımda parlarken, o senenin sonunda profesyonel takımla sözleşme imzaladı. İlk maçına, 13 Ocak 1979’da West Bromwich Albion’a karşı çıktı. Kısa sürede güçlü fiziği ve golleriyle adını duyurdu. 1980’de, Liverpool’a attığı enfes gol BBC’nin Match Of the Day programı tarafından sezonun golü seçildi. Norwich City kariyerinde 103 maçta 40 golü var. Ağustos 1981’de, Brian Clough’un teknik direktörlüğünü yaptığı Nottingham Forest’e 1 milyon sterlin karşılığında transfer oldu. Milyon sterlinlik sözleşmeye imza atan ilk zenci futbolcu olarak futbol tarihine geçerken, takımdan ayrılan Trevor Francis’in yerini doldurması planlanmıştı. Ancak işler beklendiği gibi gitmedi. Sert mizacı, disiplinden taviz vermemesiyle bilinen Clough’la yıldızı bir türlü barışmadı. Onun gece hayatına düşkünlüğünü, eşcinsellerin gittiği kulüplerin müdavimi olduğunu öğrenen Clough takımla antrenmanlara çıkmasını yasakladı, hatta bir seferinde antrenman sahasına polisi çağırdı. Hayatını anlattığı kitabında, futbolcuyla olan gerilimi bir soyunma odası konuşması biçiminde anlatan Clough’un sözlerine kulak verelim.

“Bir gün soyunma odasında, diğer futbolcuların içinde sordum ona:
‘Sen bir somun ekmek istersen nereye gidersin?’
‘Fırına’ diye cevap verdi.
Peki dedim; ‘Canın pirzola çekerse nereye gidersin?’
‘Kasaba’ diye cevap verdi.
‘O zaman, neden sürekli eşcinsel kulüplerine takılıyorsun?’ diye sorduğum zaman susmuştu…”

Clough ile ilişkisini yoluna koyamayan futbolcu ertesi sezon Southampton’a kiralandı. Takımın yıldızı Kevin Keegan’ın ayrılması taraftarları üzmüştü. Ancak kısa sürede Keegan’ın yerini doldururken oynadığı 9 maçta 3 gol atarak taraftarın gönlünü kazandı. O yıllarda Southampton’un teknik direktörlüğünü yapan Lawrie McMenemy onu bırakmak istemedi. Ancak bonservis ücretinin yüksekliği nedeniyle bu transfer gerçekleşmedi. Sonrasında 150 bin sterlin bedelle Notts County’e transfer oldu. Burada geçirdiği 3 sezondan sonra, 1985 senesinin yazında Brighton & Hove Albion’a geçiş yaptı. Ancak dizinden geçirdiği sakatlık yüzünden iki sezonda ancak 16 kez forma şansı bulabildi. Ameliyat olmak için gittiği Amerika’da, Los Angeles Heat takımıyla anlaştı. Bir süre burada forma giydikten sonra, soluğu Kanada’nın Edmonton Brickmen takımında aldı. Ekim 1989’da İngiltere’ye dönüş yaparak Manchester City’de antrenmanlara çıktı. Sadece iki maçta görev yaptıktan sonra aynı sezon West Ham United’ın saflarına katıldı. Sonrasında alt liglerde, Leyton Orient, Southall, Leatherhead takımlarında şansını denedi

• • •

Bütün bu transfer furyasında, 1990’da çok satan bir bulvar gazetesiyle yaptığı söyleşide ‘eşcinsel’ olduğunu açıkladı. Kim bilir, belki en büyük hatası! 22 Ekim 1990’da, The Sun gazetesinin manşetinde, “1 milyon sterlinlik futbol yıldızından – Ben Eşcinselim!” başlıklı haber büyük puntolarla yer alıyordu. Futbolcunun, yakın geçmişte Muhafazakâr Parti’den bir milletvekilliyle eşcinsel ilişki yaşadığı, o ilişkinin en mahrem detayları, yatak odası hikâyeleri Ada basınında uzun süre gündemden düşmedi. Futbol dünyası ayağa kalkmış, futbol alemi eşcinsel bir futbolcunun yeşil sahalarda yeri olmadığını, onun yeni futbol nesillerine kötü örnek olduğunu dile getiriyordu. Kısa zamanda taraftarların hedefi haline gelirken, ünlü bir futbolcu olan öz kardeşi bile ona cephe aldı. Gazeteler futbolcunun eşcinsel kardeşini artık görmek istemediğini, onu hayatından sildiğini duyuruyordu. Gittiği her takımda sürekli ‘eşcinselliği’yle gündeme gelirken ilerleyen zamanlarda kariyerini Ada futbolunda devam ettirmesi zorlaştı. Hiçbir kulüp onunla sözleşme imzalamaya yanaşmıyordu. Bir süre İskoçya’da forma giydikten sonra şansını uzak diyarlarda, Avustralya ve Yeni Zelanda’da denedi. Mart 1998’de 17 yaşında bir genç, onun kendisini Maryland’deki apartmanında taciz ettiği iddiasıyla polise şikâyette bulundu. Hakkında tutuklanma kararı çıktığı günlerde o İngiltere’ye, doğup büyüdüğü topraklara dönmüştü.

• • •

2 Mayıs 1998 sabahı, Doğu Londra’nın Shoreditch semtinde terk edilmiş bir garajda bulundu ölüsü. Kendini asmıştı. Geride bıraktığı birkaç hazin cümlede intiharının nedenini anlatıyordu: “Suçlu olduğumu sanıyorum. Ailemi ve arkadaşlarımı daha fazla utandırmak istemiyorum. Umut ediyorum ki çok sevdiğim İsa Mesih beni yanına kabul eder, nihayet huzur bulurum…” Futbolcunun intiharından sonra başlatılan soruşturma sonucunda, Eylül 1998’de yeterli kanıt olmadığı için hakkında açılan davanın düştüğünü, futbolcunun suçsuz olduğunu yazıyordu gazeteler. Ölümü kayıtlara intihar olarak geçti.

Yakın geçmişte BBC tarafından yayınlanan makalede, onun eşcinsel olduğunu açıkladığı 29 senede başka hiçbir futbolcunun eşcinsel olduğunu açığa vurmadığını, ancak bunun günümüz futbolunda eşcinsel futbolcular olmadığı anlamına gelmediği yazılıyordu. 2017’de hayatının anlatıldığı ‘Forbidden Games’ filmi yapıldı.

Çok küçük yaşlarda hayata yenik başlamış, ‘Kimsesiz Çocuklar Yurdu’yla tanışmak zorunda bırakılmış, evlatlık edinilmiş, Ada futbolunda bir milyon sterlinlik sözleşmeye imza atan ilk siyahi futbolcu olarak parlamış, sonrasında eşcinselliği nedeniyle ailesi tarafından bile dışlanmış ama futboldan asla kopmamıştı. Bir Londra sabahında, 37 yaşında yaşamına son verdi Justin Soni Fashanu. Hikâyesi unutulmasın…

Ziya Adnan

4 Haziran 2019