Çalıkuşu’nun varisi…

Çalıkuşu’nun varisi…

Uzaklardan…

Hemen her genç topçunun kendisinden önce yeşil sahalarda boy göstermiş, zaman içinde parlamış bir kahramanı vardır. Şimdinin yeni yetmelerinin Messi ya da Ronaldo olma hayali ile tutuştuğu zamanlardan çok önce sahalardaydı, “World Soccer Magazine” tarafından “Yüzyılın en iyi 100 futbolcusu” listesine Zinedine Zidane’ın bir basamak üstünde, 27. sıradan giren kanat oyuncusu. Geçtiğimiz günlerde 70. yaşını kutlamış Brezilyalı efsaneyi hatırlayalım bu vesileyle…

Takvim yaprakları 25 Aralık 1944’ü gösterirken Rio de Janeiro’da dünyaya gelmiş. Rio’nun kenar mahallerinde top peşinde koştuğu zamanlarda, hayali bir gün o yılların efsanesi Garrincha, nam-ı diğer ‘Çalıkuşu’ gibi futbol dünyasında nam salmakmış. 2010 senesinin Eylül’ünde yine bu köşede yazmıştım, oynanmayı bekleyen bir topun, dans edilmesini bekleyen bir müziğin ya da öpülmeyi bekleyen bir kadının peşinde bir ömür tüketmiş; kuşlarla konuşan futbol cambazının hikâyesini. Pele onun için, “O olmasaydı, ben üç Dünya Kupası kazanan bir futbolcu olamazdım” demiş. O kadar sevilirmiş ki, günümüzde “Estádio do Maracanã” Stadı’ndaki ev sahibi takımın soyunma odasına onun adını vermişler. Ne yazık ki 1983’un Ocak ayında, 50 yaşında göçüp gitmiş bu fani dünyadan. Ölüm nedeni siroz olarak geçmiş kayıtlara. Çarpık bacaklı meleğin son yolculuğunda binlerce insan Pau Grande sokaklarını onu uğurlamak için doldurmuş. Mezar taşında, “Burada insanlara mutluluk vermiş, kuşlarla konuşan çocuk yatıyor” yazıyormuş.

Futbolcuya dönersek, kahramanı Garrincha gibi o da üstelik henüz 15 yaşında Botafogo formasıyla ilk profesyonel maçına çıkmış. Kökleri 1894 senesinin Temmuz ayına uzanan ve kürek kulübü olarak kurulduktan sonra futbola el atan siyah beyazlı takımı da hatırlayalım yeri gelmişken. Estrela Solitária (Yalnız Yıldız) lakabıyla nam saldıkları o futbol ülkesinde, 2013-2014 sezonunda ligi 4. sırada bitirdiler. Maçlarını şehrin iki büyük stadı Estádio do Maracanã ve Estádio Olímpico’da oynuyorlar.

1.73 boyuyla her iki kanatta da oynayabilen (ancak sağ kanatta daha etkili olduğu bilinir), müthiş futbol zekâsına ve adam geçme yeteneğine sahip, lokum gibi paslar dağıtan, adrese teslim ortalar kesen dâhi bir kanat oyuncusu… 1959–1974 seneleri arasında formasını giydiği Botafogo’daki kariyerinde şu veriler var: 413 maçta 186 gol… Brezilya Milli Takımıyla ilk maçına 1964 senesinde Portekiz karşısında çıkmış. 1966 Dünya Kupasında kahramanı Garrincha ile birlikte ilk 11’de sahada yer almış. Ancak ustası sağ kanatta oynadığı için o solda oynamak zorunda kalmış. Brezilya’nın erken elendiği Dünya Kupasının akabinde Garrincha’nın milli takımdan ayrılmasından sonra sağ kanatta oynamaya başlamış.

Meksika’da düzenlenen 1970 Dünya Kupasında Brezilya’nın en iyileri arasında gösteriliyormuş. Turnuva boyunca her maçta golü bulunan futbolcu, o yılların efsanesi Alcides Ghiggia ile birlikte Dünya Kupalarının rekortmenleri arasına yazılmış. O güne kadar iki kez kırdığı sağ bacağına rağmen Hurricane (Kasırga) lakabıyla anılması o zamanlara denk gelir. İngiliz efsanesi Bobby Moore, hayatını anlattığı “The Man in Full” kitabında, Dünya Kupası maçında onu durdurma anını, Süperman’in treni durdurmasına benzetir. Brezilya’nın, İtalya’yı 4-1 geçtiği final maçında attığı golle turnuvada 7 gole erişmiş ancak “Altın Ayakkabı” ödülünü 10 gol atan Gerd Muller kazanmış. İngiltere’yi onun attığı golle yendikleri ve İngiltere Milli Takımının kalesini koruyan Gordon Banks’ın Dünya Kupalarının jenerikleri arasında girmiş o müthiş kurtarışını yaptığı 90 dakikayı hayatının maçı olarak anlatıyor, 2013 senesinin Kasım ayında “Daily Mirror” gazetesine verdiği söyleşide.

Maçtan sonra İngiltere Milli Takımı, kendilerini kaldıkları otelde ziyaret etmiş. Bu beklenmedik ziyaret karşısında şaşırmış Brezilyalılar. İri yarı İngiliz futbolculardan birinin o ziyaret esnasında ufak tefek Brezilyalı futbolculara bakıp, biraz şaşkın bir ifadeyle “Biz bu ufacık, çelimsiz, vitaminsiz takıma nasıl yenildik!” diye serzenişte bulunduğunu anımsıyor.

***

Dünya Kupasında parlayan yıldızı onu Avrupa devlerinin gözdesi yaparken, 1974-1975 sezonunun başında Marsilya’ya transfer olmuş. Ancak yeni takımına ve farklı bir kültüre uyum sağlamakta zorlanınca ülkesine, Cruzeiro takımıyla dönüş yapmış. 1976 senesinde, Nelinho ve Dirceu Lopes’le birlikte Brezilya Kupasını kazanan takımın aslarından…
Futbolu Venezüella’nın Portuguesa takımında bırakmış. Onun oynadığı dönemde 16 maç üst üste galip gelerek şampiyon olmuş Güney Amerika kulübü. Beş sezonda dört şampiyonluk yaşamış takım ülke futbol tarihinin en başarılı takımı olarak gösterilir.

***

Futbolu bıraktıktan sonra bir süre ülkesinin genç takımlarında teknik direktörlük deneyimi kazanıp, Japonya ve Suudi Arabistan’da çalıştı Jair Ventura Filho, nam-ı diğer Jairzinho. Yaşı yetenler hatırlayacaktır futbolun gelmiş geçmiş en büyük ustalarından birini. 70. doğum gününe az kala yâd edelim istedim bu yaşayan efsaneyi. O da futbol hayatı sonrasında teknik direktörlüğü deneyip umduğunu bulamayanlardan. 1997-1998 sezonunda Yunanistan Süper Lig takımlarından Kalamata’da teknik direktörlük yaptı ama başarılı olamadı. Takım o sezon sonunda küme düşerken görevine son veriliyordu. Hocalık kariyerindeki en büyük başarısı Sao Cristovao takımını çalıştırırken, bulup çıkarttığı 14 yaşındaki öğrencisi… Ronaldo Luís Nazário de Lima’yı 1993 senesinde eski takımı Cruzeiro’ya götürürken, “Bu çocuk geleceğin yıldızı olur” diyormuş.

Eh, ondan iyi kim bilebilir?

Ziya Adnan
5 Ocak 2014